whatsapp
Whatsapp Whatsapp
Telefon Hemen Ara

Türkiye’de HPV ve Serviks Kanseri

 

Türkiye’de HPV ve Serviks Kanseri Sıklığı

Dünyada Jinekolojik Kanserlerin Sıklığı, Mortalite ve Morbiditesi Nedir ?

Yaşam şartlarında düzelme, sağlık koşullarını iyileşmesi, tıbbi gelişmeler vb. nedenlerle insanların yaşam süreleri uzamaktadır. Yaşam süresi uzadıkça da çeşitli sağlık problemlerinin yanında kanser görülme riski ve sıklığı da artmaktadır. Kadın ve erkek ölümleri arasında kardiovasküler nedenlerden sonra kanser ölümleri ilk sırada gelmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) bir kolu olan Uluslararası kanser araştırma merkezinin (International Agency for Research on Cancer, IARC) yaptığı araştırmalara göre tüm dünyada görülen 5.1 milyon kanser vakasının %19’unu jinekolojik kanserler oluşturmaktadır. 2002 yılında her iki cinsde toplam 10.9 milyon kanser görülmüş bununda 5.1 milyonu kadınlarda tespit edilmiştir. Toplam 6.7 milyon olan kanser ölümlerinin 2.9 milyonu kadınlarda görülmüştür. Jinekolojik kanserler açısından olaya bakıldığında uterus, serviks, over, vulva, vajina kanserleri ve gestasyonel trofoblastik hastalıklar toplamda 942.000 yeni vakada görülmüştür ve bu tüm kadın kanserlerinin %19’unu oluşturmaktadır. IACR’nin yaptığı son araştırmalara göre tüm dünyada ortalama 199.000 endometrium kanseri ve 50.000 endometrium kanseri ile ilişkili ölüm ve 204.000 over kanseri ve 125.000 bununla ilişkili ölüm görülmektedir. Serviks kanseri açısından olaya bakıldığında ise 493.000 yeni serviks kanseri vakası ve 273.000 serviks kanseri ile ilişkili ölüm görülmektedir. Vulva, vajina kanserleri ve koryokarsinomlarda yıllık olarak toplam 50.000 kadında görülmektedir (1).

Ülkemiz için bakıldığında, ulusal tabanlı bir kanser kayıt sisteminin olmaması nedeniyle kanser insidanları hakkında kesin rakamlar verilememektedir. Bununla birlikte İzmir’deki Kanser İzleme ve Denetleme Merkezi (KIDEM) verileri ve Sağlık bakanlığının hastane kayıtlarını temel alan prevalans çalışmaları ülkemizdeki kanser sıklığını tespit etmek için kullanılmaktadır. Ülkemizdeki genel kanser sıklığını araştırmak için bugüne kadar yapılmış 5 adet retrospektif hastane temelli araştırma mevcuttur ve ayrıca İzmir Bölgesindeki İzmir Kanser İzlem ve Denetleme Merkezi kayıtlarından elde edilen verilerin ülkemizi yansıttığı düşünülmektedir. Bunlardan elde edilen rakamlar ülkemizdeki jinekolojik kanser sıklığını belirlemek için kullanılmaktadır(Şekil 1). Bu makalede preinvaziv servikal neoplaziler ve invaziv serviks kanseri ile ilgili ülkemizde yapılmış çalışmalardan elde edilen verile özetlenmiştir (2).

Türkiyede HPV ve Preinvaziv Servikal İntraepiteliyal Neoplazi Prevalansı Nedir ?
Serviks kanseri ile HPV ve preinvaziv servikal intraepitelyal neoplazi ilişkisi gayet iyi bilinmektedir. HPV preinvaziv servikal lezyonlara bu da erken tanınıp tedavi edilmezse invaziv servikal lezyonlara yol açmaktadır. Diğer jinekolojik kanserlerde olduğu gibi preinvaziv servikal intraepitelyal neoplazi ve HPV sıklığınında ulusal bazda araştırıldığı bir çalışma bulunmamaktadır. Maalesef ülkemizdeki HPV sıklığı ve preinvaziv lezyon sıklığını rapor eden araştırmalarda kısıtlı sayıdadır ve bunların hemen tamamı hastane temelli araştırmalardır.

Dünyada yapılan çeşitli çalışmalarda HPV DNA testi yapıldığında 25 yaş altı olgularda pozitiflik oranının %32-64 olmasına karşın 45 yaş ve üzerinde bu oranların % 2.8 – 4 olduğu saptanmıştır (3).

Türkiyede HPV, ASCUS, LSIL, HSIL

Sitolojik olarak normal kadınlarda HPV pozitiflik oranları büyük bir varyasyon göstermektedir. Yunanistan’da %2.5, Barselona’da %3, Tayland’da 3.9% gibi veriler saptanmış olmakla beraber, gelişmiş ülkelerde bu oranların yaşla birlikte değişmekle beraber %30-70 arasında olabileceği bildirilmiştir. Hacettepe üniversitesinde jinekoloji polikliniğine ardışık başvuran 1032 hastanın HPV açısından değerlendirildiği bir tez çalışmasında HPV pozitifliği % 4 (n=41) hastada saptanmış (4). Ankara Numune Hastanesinden Seçkin ve ark’.nın yaptığı bir diğer araştırmada ise farklı jinekolojik yakınmalarla başvuran ardışık 134 hastanın sadece 3 tanesinde (%2.2 ) HPV pozitifliği tespit edilmiştir (5). Hacettepe Üniversitesinde Safi ve ark.’nın PCR yöntemi ile 60 hastanın vajinal akıntı örneklerinde yaptıkları araştırmada 2 hastada HPV (%3.3) tespit edilmiştir (6). Kayseri Üniversitesinden Özcelik ve ark’nın 230 düşük riskli hastada Hybrid Capture I yöntemi ile yaptığı araştırmada HPV pozitifliği % 6.1 (n=14) olarak tespit edilmiştir. Bu oran 45 yaşın altında %5.9, 45 yaşın üzerinde ise %7.7 olarak tespit edilmiştir (7). Gazi üniversitesinden Onan ve ark.’nın yaptığı bir diğer araştırmada ise RT-PCR yöntemi ile jinekoloji polikliniğinde smearlarında preinvasiv lezyon tespit edilen 94 hasta HPV tip 16 ve tip 18 açısından değerlendirilmiştir. Bu hastaların 47 (%50) tanesinde CIN I, 27 (%29 ) tanesinde CIN II ve 20 tanesinde CIN III tespit edilmiş ve bu hastalardaki HPV pozitifliği sırasıyla %4.2, %14.8% ve 45% olarak tespit edilmiştir (8).

Hacettepe üniversitesinde Ergünay ve ark’.nın sitolojik anormallikleri (14 ASCUS, 3 ASC-H, 5 HSIL, 4 LSIL,1 AGUS, 1 Atipik hücreler) olan 35 hastadaki HPV tiplerini irdelemek amacıyla yaptıkları araştırmada HPV pozitifliği % 80 oranında tespit edilmiştir. Yapılan sekans analizlerinde hastaların %79’da yüksek riskli HPV pozitifliği ve %14’de düşük riskli HPV pozitifliği tespit edilmiştir. Bu hastalar içinde HPV 16, %50 oranında en sık görülen tip olarak tespit edilmiştir. Bunu %10.7 ile HPV 16 ve %7.1 ile HPV 53 takip etmiştir (9). Isıklı ve ark. tarafından Eskişehir gölgesinde 513 hastada yapılan bir değerlendirmede şüpheli smear veya kolposkopi bulguları nedeniyle biopsi yapılan 40 hastanın 9 tanesinde (%1.8 ) servikal intraepiteliyal neoplazi (1 HSIL, 8 LSIL) tespit edilmiştir (10). Hacettepe üniversitesinde Pap test ve ThinPrep’in karşılaştırıldığı 4322 hasta içeren bir araştırmada smearların %2.3’ü yetersiz olarak rapor edilmiştir. Epitelyal hücre anormalliklerinin oranı % 1 olarak bildirilmiştir ve ASCUS 26 (%0.6) hastada gözlenmiştir. Bu popülasyonda biopsi ile doğrulanan 5 (%0.11) servikal intraepitelyal neoplazi izlenmiştir (11). Ankara Zübeyde Hanım doğumevinde 1999-2000 yılları arasında jinekoloji polikliniğine başvuran 3013 hastanın 31’de (%1) epitelyal hücre anormallikleri tespit edilmiştir. Bunların içinde 18 olguda ASCUS (önemi belirsiz atipik skuamöz hücreler), 4 olguda AGUS (önemi belirsiz atipik glandüler hücreler), 6 olguda LSIL (düşük grade’li skuamöz intraepitelyal lezyon), ve 3 olguda HSIL (yüksek grade’li skuamöz intraepitelyal lezyon) rapor edilmiştir (12). Konya üniversitesinden Çelik ve ark.yaptıkları 4600 ardışık smear değerlendirmesinde % 4.8 ASCUS (n=208),1.8 (n=76) LSIL, % 1.1 (n=48) HSIL, %0.9 (n=39) AGC ve %0.07 (n=3) oranında servikal kanser olgusu tespit etmiştir (13). Son olarak Şanlıurfa bölgesinde yapılan 2005-2007 yılları arasında 9079 olgunun incelendiği prospektif araştırmada ülkemizde servikal preinvaziv ve invaziv kanserlerin diğer çalışmalara benzer şekilde düşük oranlarda görüldüğünü doğrulamıştır. Bu araştırmada ASCUS %1.6, ASC-H %0.06,AGC %0.05,LGSIL %0.07, HGSIL %0.02,skuamöz hücreli serviks kanseri ise %0.01 oranında tespit edilmiştir (14) .

Bu araştırmalardan elde edilen rakamlardan görüldüğü üzere preinvaziv servikal neoplaziler ve HPV prevalansı ülkemizde, gelişmiş ülkelerdekinden oldukça düşük oranda görülmektedir. Bu durum çalışmaların sınırlı sayıda vaka içermesi, hastane tabanlı olması ve sosyoekonomik ve demografik faktörlerle ilişkili olabilir. Ülkemizde HPV enfeksiyonları ve bununla ilişkili servikal preinvaziv lezyonlar beklenenden daha az oranda görülmektedir. Ülkemizdeki HPV prevalansı ve preinvasiv servikal lezyonların prevalansı ile ilgili çok merkezli toplumu yansıtacak çalışmalara ihtiyaç vardır.

Türkiye’de Kadınlarda Jinekolojik Kanser Sıklığı ve Serviks Kanserinin Durumu Nedir ?

Dünya Sağlık Örgütü(WHO) 2005 verilerine göre dünyada her yıl yaklaşık 500.000 serviks kanseri vakası görülmektedir ve bununda yaklaşık yarısı hastalık nedeniyle ölmektedir. Serviks kanserinin %80 kadarı az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde görülmektedir. (Şekil 1 ).

Ülkemizde halen nüfusun tamamını kapsayan güvenilir bir kanser kayıt sistemi bulunmamaktadır. Kanser, ülkemizde 1982 yılında “bildirimi zorunlu hastalıklar listesi”ne alınmış olmasına rağmen halen ülkemizdeki kanser insidansı hakkında net bilgi sahibi değiliz. 1983 yılında ülkemizde pasif kanser kayıt sistemi başlatılmış fakat bu sistem ile beklenen kanser insidansının dörtte biri kadar vakaya ulaşılabilmiştir.1992 yılında kanser kayıt ve insidans projesi başlatılmış ve 10 ilde (Trabzon, Edirne, İzmir, Ankara, Adana, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Sivas ve Erzurum’da) kanser kayıt merkezleri kurulmuştur. 1993 yılında Sağlık kuruluşlarından Kanserle Savaş Dairesi’ne bildirimi yapılan kanser vakalarının değerlendirilmesi sonucunda 23.100 kanser vakasının 22.079’u değerlendirilmiş, ülkemizde kanser insidansı yüzbinde 36.7 olarak tesbit edilmiştir. Yapılan araştırmalara göre yüzbinde 100-150 olması gerektiği hesaplanan Türkiye genelinde beklenen kanser insidansına ulaşılamamıştır (2,15) .

LEEP Nedir  ?

HPV ve yolaçtığı ASCUS, LSIL,HSIL AGC ve serviks kanseri gibi sorunlar Prof Dr Polat Dursun tarafından Kolposkopik olarak başarı ile incelenmektedir. Gerekirse LEEP işlemi yapılmaktadır.

Kolposkopi Ankara

1993 yılında Sağlık kuruluşlarından Kanserle Savaş Dairesi’ne bildirimi yapılan kanser vakalarının değerlendirilmesi sonucunda 23.100 kanser vakasının 22.079’u değerlendirilmiş, ülkemizde kanser insidansı yüzbinde 36.7 olarak tesbit edilmiştir. Yapılan araştırmalara göre yüzbinde 100-150 olması gerektiği hesaplanan Türkiye genelinde beklenen kanser insidansına ulaşılamamıştır. GLOBOCAN 2002 verilerine göre ülkemizde kadınlarda en sık meme kanseri görülmektedir, ardından kolon rektum ve diğer kanserler gelmektedir (2,15) (Şekil 2)

Ülkemizde jinekolojik kanserlerin sıklığı ile ilgili yapılmış beş araştırma mevcuttur. Bunların 2 tanesi klinik diğer 3 taneside patolojik verilere dayanılarak yapılmıştır. 1977’de yürütülen bir araştırmada 10 büyük ilde 39 hastane ve özel patoloji laboratuvarında 12 ay içinde 14.696 yeni kanser hastası belirlenmiştir. Bu vakaların organ tutulumuna göre dağılımı incelendiğinde, birinci sırada melanom dışında kalan deri kanseri (%14.9), ikinci sırada meme (%9.1) bulunmaktadır. Bu iki kanser türü, tüm kanserlerin yaklaşık 1/4’ünü oluşturmaktadır. Bu kanserleri sırası ile larinks kanseri, lenfomalar ve mide kanserleri izlemektedir. Cinsiyete göre dağılım incelendiğinde ise erkeklerde en sık görülen kanser deri kanseri iken kadınlarda meme kanseridir. Bu çalışmada insidans hızı yüzbinde 35 olarak bulunmuştur. Fakat aynı yıldaki kanser mortalite hızlarının daha yüksek olması gerçek kanser insidansının daha yüksek olması gerektiğini ortaya koymaktadır (2,15).

Türkiye’de 1998 yılında en sık görülen ölüm sebepleri arasında kanser %15’e yükselmiş ve %38 ile 1. sırada olan kalp ve damar hastalıklarını takip ederek en çok öldüren 2. ölüm sebebi olmuştur. Türkiye’de hem kadınlar hemde erkeklerde kanserden ölümler en çok ölüme neden olan ikinci sebep olarak tespit edilmiştir.

Sağlık bakanlığının 1994–2001 yıllarında hastane kayıtları ve İzmir kanser araştırma merkezinin verilerine göre yaptığı araştırmada kadınlarda kanser görülme sıklığı yüz binde 94 olarak tespit edilmiştir. Jinekolojik kanserler açısından bakıldığında ise en sık uterus, over ve serviks kanserleri görülmektedir. Bu araştırmalarda ülkemizde en sık görülen kadın kanserleri meme (%15-27), uterus (%6.5-11), serviks (%4-6) ve over kanserleri (% 5.1- 6.4) olarak tespit edilmiştir. Her ne kadar rakamlar kesin olmasa da ülkemizde de jinekolojik kanserler önemli bir kadın sağlığı problemi oluşturmakta olduğu görülmektedir. Bu araştırmalardan elde edilen sonuclara göre ülkemizdeki kadınlarda en sık görülen kanserler sırasıyla meme, uterus, akciğer, serviks, mide kanserleri ve lenfomalardır (2).

Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Kanser Araştırmaları Derneğinin yaptığı GLOBOCAN 2002 araştırması sonuçlarına göre 2005 yılında Türkiye’de kadınlarda cilt kanseri hariç toplam 27.755 kanser vakasının görüleceği hesaplanmıştır. Kadınlarda görülen bu kanserler içinde görülen toplam jinekolojik kanser sayısı 4.383’tür ve kadınlarda görülen tüm kanserlerin %16’sını oluşturmaktadır. Bu rakamlara daha nadir görülen vulva kanseri, vajen kanseri ve gestasyonel trofoblastik hastalıklar dahil edilmemiştir. Ayrıca, preinvasiv neoplaziler hakkında da net bir rakam yoktur ve bunlarında dahil edilmesi durumunda ülkemizdeki jinekolojik kanserler ve jinekolojik kanser öncülü olan hastalıkların toplam kanser miktarı içinde önemli bir yer tuttuğunu göstermektedir (15).

GLOBOCAN 2002 verilerine dayanarak yapılan tahminlerde ülkemizde 2005 yılında
görülmesi beklenen jinekolojik kanser sayısı 4.383’tür. 2020 yılında kadınlarda görülecek toplam kanser sayısınında ortalama 45.000 olacağı tahmin edilmektedir. Bunlar içinde jinekolojik kanserlerin %16 sıklıkda görüleceği düşünüldüğünde 7.200 jinekolojik kanser hastasının tanı alacağı öngörülmektedir. Tüm bu rakamlar göz önünde tutulduğunda ülkemizdeki jinekolojik onkoloji eğitimi ve jinekolog onkolog ihtiyacının olduğu su götürmez bir gerçektir.

Türkiye’de gerçek anlamda toplumun tamamına yakınını kapsayan kanser kayıt sisteminin olduğu tek il İzmir’dir ve İzmir kanser kayıt sisteminin verileri 2001 yılında yayınlanmıştır. Bu verilere göre erkeklerde kanser sıklığı kadınlara göre daha fazladır ve erkeklerde en sık görülen ilk üç kanser sigara ile yakın ilişkili olan akciğer, mesane ve larinks kanserleridir. Kadınlarda ise en sık meme (26.7%), uterin korpus (6.5%), over (6.4%) ve serviks kanseri (5.9%) görülmektedir (deri hariç). Erkeklerde kanser yüzbinde 157.5 kadınlarda ise yüzbinde 94 oranında görülmektedir (16). Tartışmada yazarlar İzmirde görülen serviks kanseri oranının diğer müslüman ülkelerde görülenlerle benzer sıklıkta olduğunu belirtmişler ve bununda müslüman toplumların sosyo-kültürel yaşam tarzları, dini inanışlar ve toplum kuralları ile ilişkili olduğunu vurgulamışlardır (Şekil 3).

Tuncer ve ark’nın Çukurova bölgesindeki 16 patoloji merkezinin yıllık kayıtlarını inceleyerek yaptıkları değerlendirmede serviks kanseri kadınlarda en sık görülen ilk beş kanser içinde %3.7 ile 3. sırada tespit edilmiştir. İzmir Kanser İzlem ve Denetleme Merkezi 1993-1994 yılları kayıtlarına göre ise serviks kanseri kadınlarda en sık görülen 5 kanser içinde %5.9 ile 4.sırada yeralmıştır. Sağlık bakanlığının 10 ildeki kadınlarda yaptığı en sık 10 kanserle ilgili araştırmasında serviks kanseri %4.5 ve %3.2 ile İzmir ve Eskişehirde en sık görülmektedir. Diğer illerde azalan sıklıkta görülmektedir (2,16). (Tablo 3)

Sağlık Bakanlığının 1996,2002 ve 2003 yıllarında yaptığı değerlendirmelerde serviks kanseri ilk 10 kanser arasında yer almakla birlikte sıklığı nüfusumuza oranla oldukça düşük seviyelerdedir. Ayrıca, Şanlıurfa çalışmasında da yaklaşık 10 bin servikal smear içinde sadece 1 serviks kanseri yakalanmış ve ülkemizdeki serviks kanseri insidansı 10/100.000 olarak hesaplanmıştır.Sağlık bakanlığının yaptığı araştırmalara göre bazı illerimizde görülen serviks kanseri sıklığı tabloda özetlenmiştir. (Tablo 4).

Sonuç olarak ülkemizde serviks kanseri nüfusumuzun büyüklüğünden beklendiği oranda görülmemektedir. Bu ülkemizdeki kanser kayıt sisteminindeki sorunlardan kaynaklanacağı gibi ülkemizdeki sosyal, dini ve toplumsal kurallar nedeniyle monogamik yaşamın yaygın olmasından da kaynaklanıyor olabilir. Ülkemizdeki serviks kanseri insidansını tespit edebilmek için prospektif çok merkezli çalışmalara ilaçlara ihtiyaç vardır.

HPV ve yolaçtığı ASCUS, LSIL,HSIL AGC ve serviks kanseri gibi sorunlar Prof Dr Polat Dursun tarafından Kolposkopik olarak başarı ile incelenmektedir. Gerekirse LEEP işlemi yapılmaktadır.

 

Kolposkopi Ankara

 

Kaynaklar
1. ……….
2. Türk Kanser Araştıma ve Savaş Derneği web sitesinden alınmıştır. org.tr/
3. Burk RD, Kelly P, Feldman J, et al. Declining prevalence of cervicovaginal human papillomavirus infection with age is independent of other risk factors. Sex Transm Dis 1996;23:333- 341.
4. Dr.Mustafa Başaran’ın bitirme tezi, (Kişisel iletişim).
5. Seçkin S, Aksoy F, Yıldırım M. Servikal Smearlerde Hpv İnfeksiyonu Görülme İndisansı. Ankara Numune Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Tıp Dergisi 1996;36(1-2-3-4):101-103
6. Safi Z, Demirezen S, Beksaç Ms, Kuzey Gm, Kocagöz T, Ustaçelebi Ş, Hasçelik G, Çakar An. İnsan Papilloma Virusunun (İpv) Polimeraz Zincir Reaksiyonu Tekniği İle Servikal Ve Vajinal Akıntı Örneklerinde Saptanması. Mn-Klinik Bilimler&Doktor 2002;8(1):112-114
7. Ozçelik B, Serin IS, Gökahmetoğlu S, Başbuğ M, Erez R. Human papillomavirus frequency of women at low risk of developing cervical cancer: a preliminary study from a Turkish university hospital. Eur J Gynaecol Oncol. 2003;24(2):157-9.
8. Onan MA, Taskiran C, Bozdayi G, Biri A, Erdem O, Acar A, Gunaydin G, Rota S, Ataoglu O, Guner H.Assessment of human papilloma viral load of archival cervical intraepithelial neoplasia by real-time polymerase chain reaction in a Turkish population. Eur J Gynaecol Oncol. 2005;26(6):632-5.
9. Ergünay K, Misirlioğlu M, Pinar F, Tuncer ZS, Tuncer S, Ustaçelebi S.Investigation of human papilloma virus DNA in cervical samples with cytological abnormalities and typing of the virus. Mikrobiyol Bul. 2007 Apr;41(2):219-26.
10. Isikli B, Ozalp S, Oner U, Kalyoncu C, Yalçin OT, KüçüK N, Ardiç N, Ciftçi E..PAP smear screening among married women living in Osmangazi University ALPU training area. Asian Pac J Cancer Prev. 2007 Jan-Mar;8(1):60-2
11. Tuncer ZS, Başaran M, Sezgin Y, Firat P, Mocan Kuzey G.Clinical results of a split sample liquid-based cytology (ThinPrep) study of 4,322 patients in a Turkish institution. Eur J Gynaecol Oncol. 2005;26(6):646-8
12. Tuncer R, Uygur D, Kış S, Erdinç S, Bebitoğlu İ, Tezer A. Kara F, Erkaya S. Ankara Zübeyde Hanım Doğumevi 1999-2000 Yılları Pap Smear Sonuçları: 3013 Olgunun Analizi . Mn Klinik Bilimler Ve Doktor………
13. Çelik C, Gezginç K, Toy H, Findik S, Yilmaz O. A comparison of liquid-based cytology with conventional cytology. International Journal of Gynecology and Obstetrics. (2007)
14. Etlik SSK –EU Destekli Şanlıurfa Araştırması
15. Bray F,Pisani P,Parkin DM. Globocan 2002,Cancer Incidence,Mortality and Prevalance Worldwide,Descriptive Epidemiology Group,IARC CancerBase No:5,version 2.0,ıarc Press ,Lyon,2004
16. Fidaner C, Eser SY, Parkin DM. Incidence in Izmir in 1993±1994: first results from Izmir Cancer Registry. European Journal of Cancer 37 (2001) 83±92

Şekil 1 .GLOBOCAN 2002 verilerine göre Türkiye’de kadınlarda en sık görülen kanserler ve kanser mortalitesi

 

 

Şekil 2: Dünyada serviks kanseri sıklığı

 

Şekil 3 : İzmir bölgesinde kadınlarda sık görülen kanserlerin yaşa göre insidans oranları

Tablo I. Türkiye’de çeşitli kaynaklara göre kadınlarda en sık görülen beş kanser türünün tüm kanserler içindeki göreceli sıklığı

 

KANSER BÖLGESİ TÜM HASTANELER  1 T.C.S.B. 2 TUNCER3 KIDEM4
Meme 14,9 23,3 22,6 26,7
Uterus 10,7     6,5
Bronş-Akciğer 7,2 3,9    
Serviks     3,7 5,9
Mide 6,8 6,7 3,6  
Lenfoma 6,7      
Over   5,1   6,4
Deri     20,3  
Yumuşak Doku     3,7  
Kolorektal   3,9   5,9

 

  1. 1994 yılında tüm hastanelerde yatan hasta kayıtlarına göre
  2. Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi’nin 1996 yılı verilerine göre
  3. 16 Patoloji merkezinin altı yıllık biyopsi kayıtlarına göre
  4. İzmir Kanser İzlem ve Denetleme Merkezi 1993-1994 yılları kayıtlarına göre

Tablo Türk Kanser Araştıma ve Savaş Derneği web sitesinden alınmıştır.

 

Tablo 2 .Türkiyede tüm yaş gruplarında kadınlarda görülen kanserler ve jinekolojik kanserlerin görülme sıklığı

KADIN (Tüm yaşlar) KABA ORAN ASR (Dünya) KÜMÜLATİF RİSK (Yaş 0-64) SIR VAKALAR
Oral kavite 1,5 1,7 0,1 54 512
Nazofarinks 0,4 0,5 0,0 60 150
Diğer farinks 0,3 0,2 0,0 30 72
Özefagus 1,3 1,5 0,1 32 448
Mide 5,7 6,4 0,4 61 1.915
Kolon ve rektum 7,6 8,5 0,5 58 2.571
Karaciğer 1,3 1,5 0,1 26 455
Pankreas 1,6 1,8 0,1 53 526
Larinks 0,5 0,6 0,0 88 168
Akciğer 4,6 5,3 0,3 43 1.572
Melanoma 0,7 0,8 0,0 29 236
Kaposi sarkomu          
Meme 19,9 22,0 1,6 59 6.729
Uterin serviks 4,0 4,5 0,3 27 1.364
Uterin korpus 4,1 4,8 0,3 73 1.391
Over 4,8 5,4 0,4 80 1.628
Böbrek 1,2 1,3 0,1 52 396
Mesane 1,5 1,7 0,1 67 518
Beyin, sinir sistemi 3,5 3,8 0,3 144 1.194
Tiroid 2,1 2,2 0,2 66 711
Non-Hodgkin lenfoma 2,9 3,1 0,2 80 978
Hodgkin lenfoma 0,7 0,7 0,0 89 230
Multipl myeloma 0,7 0,8 0,1 64 233
Lösemi 4,4 4,7 0,3 114 1.505
Deri hariç tüm bölgeler 82,0 91,2 5,8 56 27.755

Kaynak GLOBOCAN 2002

Tablo 3: Türkiye’de kadınlarda en sık görülen 10 kanser

 

Tablo 4: İllere göre serviks kanserinin görülme sıklığı